Yaşamım ve hobilerim

Nikon Flaşların Kullanımı

Bu yazı tarafından 30 Oca 2012 tarihinde Fotoğraf, Teknik bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 1.172 defa okundu.

Flaş kullanımını ya da TTL teknolojisini ne kadar iyi bilsek de sonuçta flaş ünitesini kullanmayı da iyi bilmemiz gerekir. Teknik açıdan flaşın kullanımı belki de gövdeyi kullanmaktan daha zordur (en azından filmli gövdelerde). O yüzden flaş ünitesinin özelliklerini daha iyi incelemeye çalışalım.

Önce isimlerden başlayalım. Neden “SB” harfleri kullanılmış bilmiyorum ama en azından isimlerin kalanının basit ve mantıksal bir açıklaması var: Nikon mühendisleri ya da daha olasılıkla satış bölümü, flaş ünitelerini basitçe 1’den başlayarak numaralamışlar. Eh, iyi de olmuş aslında. Sayısal teknoloji piyasaya girene kadar numaralarda hiç atlama olmadı ama önce DX kodlu flaşlarla sonra da i-TTL teknolojisinin geliştirilmesiyle iki defa isimlendirme de atlama oldu. Dolayısıyla flaş teknolojilerini içeren yazılarda ben de bu 3 döneme sadık kalacağım. Bu yazı, SB28’e kadar olan flaşları temel alacak ve daha sonraki yazılara da kaynak oluşturacak. İleriki konulardan biri SB50 ile SB80’i anlatan bir yazı ve yeni seri flaşlar olan SB400, SB600, SB800 ve SB900’u anlatan bir yazı olacak. Bu bölüm kapsamında incelenen flaş ünitesi sayısı fazla olduğundan SB26 temel alarak yazıyorum. Serinin en son flaşlarından biri olması, kendinden önceki flaşların kullanım özelliklerine sahip olması ve en önemlisi benim sahip olduğum bir model olduğu için bu tercihi yaptım. Zaten bu bilgiler tek tük istisnalar hariç nispeten yeni olan bütün flaşlara uygulanabilir.

[nrelate-related]

SB-26 gövdenin örtücüsüyle iki türlü senkronize olur: Normal (NORMAL) ve Arka (REAR). Normal senkronize durumunda flaş, örtücünün perdesi kalkar kalkmaz yanar. Bu seçenekte perdenin açıldığı andaki durum aydınlatılmış, dolayısıyla kaydedilmiş olur. F4 – F90 – F801 gibi gövdelerde diyafram öncelikli çekimlerde flaşın senkronizasyon ayarı Normal ise, enstantane 1/60 ile 1/250 arası değerler alır. F90X – F5 – F100 de ise bu aralık 1/20 – 1/250 arasıdır.

 

Eğer ortam ışığı 1/20’den daha yavaş bir enstantane değeri gerektiriyorsa ortam ışığına göre düşük pozlama yapılır. Çünkü bu durumda gövde doğru pozlama yapabilmek için, 1/19 veya daha düşük bir enstantane değeri seçemez. Böyle durumlarda yapabileceğimiz iki şey vardır: Gövdeyi diyafram öncelikli durumdan manuel duruma alabiliriz. Bu seçenekteki kaybımız ise, diyafram öncelikli durumda enstantane değerleri her şey olabilirken (basamaksız); manuel durumda basamaklı olarak seçilir. Yani, enstantane değerleri 1 stop olarak değişen bir makine de, 1/15sn değeri gerekiyorsa bu durum ancak diyafram öncelikli durumda sağlanır. Manuel durumda ise 1/16sn değeri seçilir. Yeni makinelerde 1 stopluk artış/azalışlar yerine 1/3 stopluk değişimler yapılıyor ama yine de göz önüne alınması gereken bir durum. Yapılabilecek ikinci seçenek ise flaşı REAR durumuna almaktır.

 

REAR durumunda flaş, ortam ışığına göre pozlanma yapıldıktan sonra tam örtücü perde kapanmadan önce patlar. Flaş bu durumdayken, diyafram öncelikli çekimlerde enstantane 30 sn ile 1/250 sn arasında basamaksız olarak değerler alabilir. REAR durumu çok çekici gelse de sürekli olarak kullanmaya uygun değildir. Fotoğrafçı özellikle flaşının ne yaptığını bilmek zorundadır ve REAR durumundayken işler kolaylıkla karışabilir. Ayrıca çoğu zaman 30 sn’ lik bir pozlama işe yaramaz. Bu gibi durumlarda flaşı azıl ışık kaynağı olarak kullanıp enstantaneyi buna göre seçmek gerekir. Yani flaşı NORMAL durumda tutup gerektiği zaman REAR durumuna almak daha doğru olur.

 

Çoğu durumda ise flaş ilave kaynak olarak değil tek başına aydınlatma olarak kullanılır. Bu durumlarda NORMAL duruma tercih edilmeli ve enstantane 1/250 sn (ya da gövdenin izin verdiği en yüksek değer) seçilmelidir. Böylece elde çekim için gerekli olan hız yakalanmış olur.

 

SB-26, ayarlanma şekline göre sizin için pozlama hesaplarının tümünü, bir kısmını ya da hiç birini yapmayabilir. Bu da Flaş modu seçiciyle (Flash Mode Selector) sağlanır. Her flaşta bir iki farklı seçenek bulunsa da ortak ve önemli olan üç tanesi şunlardır: “A”, “M” ve “TTL”. “A” durumunda flaş içinde yer alan algılayıcı ile pozlama yapılır (TTL ile aynı şey değil!). “M” durumu ölçüm yapmaz ve tercihi size bırakır. Fotoğrafçı bu durumu seçtiğinde flaş-konu uzaklığı ve diyafram ile gerekli olan pozlamayı yapar. “TTL” ise kısaca anlatacak olursak, flaşın sürekli bırakılması gereken durumdur. Böylece tüm özellikleri kullanılabilir.

 

Flaşın LCD panelinde yer alan mesafe ölçeğine, ister “REAR”, “NORMAL” ya da “TTL” her zaman dikkat edilmelidir. Kullandığınız lens CPU’lu ise (tahminen 1980 sonrası bütün lensler CPU’ludur, Eğer bu terimi şimdiye kadar hiç duymadıysanız lensiniz kesinlikle CPU’ludur) mesafe ölçeği ve kullanılan diyafram arka panelde görüntülenecektir. Bu ölçek, seçilen diyafram değerine göre flaş gücünün yeteceği flaş-konu uzaklığını gösterir. Bu ölçek önemlidir, çünkü bunun dışındaki mesafelerde düzgün pozlama yapılamaz.

 

SB-26’nın sunduğu diğer bir seçenekse otomatik dengelenmiş dolgu flaşı (Automatic Balanced Fill-Flash)  ve standart TTL (standart TTL) flaş pozlamasıdır. Bu seçeneklerden ilkinde, flaş ve gövde işlemcileri, doğru pozlamanın belirlenmesinde ortak çalışır. Bu ayarlama flaş pozlamasını, ortam ışığı pozlamasına eşit veya 1 1/3 stop az pozlama yapacak şekilde seçer ve flaş ona göre patlar. Fotoğrafçı sonuçlar eline gelene kadar kullanılan flaş seviyesini bilemez. Fotoğraf kötü pozlamışsa flaşla gövde anlaşamamış demektir ama artık elden bir şey gelmez. Standart TTL seçeneğinde ise tüm kontrol, olması gerektiği gibi, fotoğrafçının elindedir.

 

Flaşı Ayarlamak

 

Fotoğrafçılar pozlamayı kontrol etmek ister. Flaş kullandığınızda, ne yaptığına tamamıyla hakim olmanız gereken cihaz sayısı bir değil ikidir. O yüzden flaşın hangi durumda ne yaptığını bilmeniz önemlidir. Genel bir kural olarak, flaşınızın kullanma kılavuzunu sürekli fotoğraf çantanızda taşımakta fayda vardır. En azından evinizde kolay bulabileceğiniz yere koyun.

 

Standart TTL kullanabilmek için “M” düğmesine basılır (TTL’ in yanında yer alan “M” moduyla karıştırmayın). Bunu yapınca SB-24’te adam/güneş sembolü yanıp sönmeye başlar SB-25/26’da ise adam/güneş sembolü kaybolur. Artık flaşlar standart TTL durumundadır ve dolgu flaşı, ortam ışığıyla aynı olacak şekilde pozlanacaktır. Zaten çoğu durumda da ihtiyacınız olan budur. Fakat bazen flaşın sadece bazı ölü bölgeleri aydınlatmasını istersiniz. Bu durumlarda bir iki ufak ayara daha ihtiyacınız vardır.

 

SB-24/25/26’da “SEL” düğmesine basarsanız, dolgu flaşının miktarını gösteren bir gösterge çıkar. SB-24’te yukarı oka basarak; SB-25/26’da aşağı okuna basarak az pozlamayı seçin (bazen en zeki mühendislerin bile yanlış kararlar verebileceğine bir örnek bu yukarı ok, aşağı ok meselesidir). Tekrar “SEL” düğmesine basınca bu seçim kaydedilir. Pozlama ayarlaması yapıldığında, gövdenin bakacında bir uyarı ışığı yanar. Bu uyarı, ayar yaptığınız durum için değil de, o ayarı unutup bir sonraki karede de kullanırsanız diye vardır.

 

Eksik pozlamanın hangi miktarda yapılacağı ise fotoğrafçıya kalmıştır. Benim kişisel tercihim 2/3 stoptur ama çok ünlü başka fotoğrafçılar 1 1/3 stop gibi değerleri de kullanmaktadır. Bu tercih biraz da fotoğrafçının yoğun olarak bulunduğu yerlere ya da yaptığı çekim türüne bağlıdır. Bu değer benim için, ortam ışığının önüne geçmeden gölgeleri azaltmaya yetiyor. Yine de her fotoğrafçının yapması gereken çok rastlayacağı bazı durumlar için denemeler yapıp kendi kararını vermektir. Örneğin, yüzüne şapka gölgesi vurmuş bir portrede, güneşli bir havada ağaç gölgesinde duran konuda denemeler yapılıp sonuçlar değerlendirilebilir.

 

TTL teknolojisinin bize sunduğu sadece bu değil. Flaşın pozlama düzeltmesini gövdenin pozlama düzeltmesiyle ortak olarak kullanıp değişik sonuçlar elde edebiliriz. Örneğin, çekmek istediğimiz konunun arkaplanında fotoğraftan çıkarmak istediğimiz şeyler var. Bu durumda sadece arka planı az pozlayarak o kısımdan görsel olarak kurtuluruz. Fakat gövdeden yapacağımız az pozlama tüm kareyi etkileyeceği için sadece arkaplan değil; aynı zamanda konu da görünmez olur. Bu gibi durumlarda flaşımız kareyi kurtarabilir. Diyafram öncelikli ve matris ölçümdeyken kareyi pozlarız ve gövdeden 1 stop az pozlarız. Bu ayar tüm kareyi olduğu gibi flaşı da az pozlar. Fakat flaşın ayarlarından 1 stop fazla pozlama yaparsak gövdenin flaşa yolladığı emri bertaraf etmiş oluruz. Bu durumda konumuz normal pozlanırken arkaplan eksik pozlanmış olur. Biraz tecrübeyle, konudan ne kadar mesafedeki cisimlerin bu işlemle “silinebileceğini” ya da kaç stop eksik pozlamanın işe yarayacağını bulabiliriz.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir