Yaşamım ve hobilerim

Markins M20 – Bir Üçayak Hikayesi

Bu yazı tarafından 30 Oca 2012 tarihinde Ekipman, Fotoğraf bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 727 defa okundu.

Fotoğrafçılığınızı geliştirecek en ucuz ve en etkili donanım kesinlikle üçayaktır. Üçayak sizi yavaşlatır, kompozisyonla ilgili daha çok düşünmenizi sağlar. Gelişigüzel çok fotoğraf yerine daha iyi ama az fotoğrafınız olur ki, sanırım tercihiniz de budur. Tabi ki asıl kullanım amacı ise düşük ışık seviyelerinde net fotoğraflar elde etmektir. Gün doğumunun düşük ışık koşullarında f/16 diyaframla net fotoğraf çekmenin tek yolu budur.

İlk üçayağımı almak çok da zor olmamıştı. Sonuçta bir ürün seçerken birinci etken bütçedir ve bütçeme uyan markalardan en iyisi olan Manfrotto’ da karar kıldım. Manfrotto ayaklar belki Gitzo’ lar kadar saygı görmeyebilirler ama fiyat-performans oranları gerçekten çok iyidir. Alüminyum modeller karbonlardan daha ağırdır ama bildiğiniz gibi bu bir bütçe meselesidir. Bütçeme uyan model, 055ProB idi ve onu tercih ettim. Üçayağım, fotoğraf çekerken doğrudan kullanımımızda olan ve işimizi zorlaştıran ya da kolaylaştıran parçası kafadır. O yüzden özellikle kafa seçerken daha özen göstermek gerekiyor. Benim yaptığım da buydu. Tip olarak küresel kafalarda karar kıldıktan sonra, bütçemin yettiği en iyi model olan Manfrotto 486 RC2 modelini tercih ettim.

 

Manfrotto 055ProB ve 486RC2 ikilisini ilk kullandığım gövde – lens ikilisi Nikon F80 ve 28-105 mm f/3.5-4.5 lens idi. Bu ikiliyle gayet rahat bir kullanımım vardı. Üçayak boyum için uzun bile denebilirdi. Çantama daha sonra eklenen 50 mm f/1.8, 85 mm f/1.8 ve kısa süre sonra 85 mm f/1.4 de bu ikiliyle bir sorun yaşamama sebep olmadı. Fakat ne zaman makro fotoğrafçılıkta ilerlemeye başladım, bu ikilinin zayıf yönlerini görmeye başladım. Daha doğrusu ikilinin zayıf halkası olan kafanın eksikliği ortaya çıktı. 486 RC2 F100, 105 mm f/2.8 mikro ve SB-26 üçlüsünü sabitleyemiyordu. Makro çekimlerde lens konuya çok yakın olduğu için, birkaç milimetrelik bir kayma bile hem netliği hem de kompozisyonu önemli şekilde etkileyebilir. Bendeki durumda 1 santimetreye kadar kaymalar görülüyordu!

Yeni bir kafa almaya karar verdikten sonra internetten araştırma yapmaya başladım. Manfrotto veya Gitzo’ nun modellerinden birini düşünmediğimden yerel olarak bulma şansım yoktu. Arca-Swiss B1 ve Kirk BH-1 doğal seçeneklerdi. Bu iki kafa yıllarca her türlü koşulda kullanılmış ve çok sayıda fotoğrafçının güvenini kazanmış modellerdir. Önemli donanım kararlarını vermeden önce hep yaptığım gibi www.nikonians.org adresindeki forumlara başvurdum ve bir anda 3. bir seçenek daha çıktı: Markins.

İnternet yorumları o kadar iyiydi ki kısa bir araştırmadan sonra siparişi verdim. Yaklaşık 3 hafta sonra adresime küçük bir kutu geldi. İşte Markins M20 elimdeydi. Gerçeğinin görüntüsünden çok daha iyi olduğu kesindi fakat görüntü aldatıcı olabilir. Arazideki performansını görmek için hemen makro setimi aldım ve İTÜ yerleşkesinde denemeye başladım.

Levhalar

Markins’ in Manfrotto’ dan ilk belirgin farkı levhalarıydı. Markins açık kanal levhalı (lütfen yukarıdaki iki fotoğrafı inceleyin); Manfrotto ise standart levhalı bağlantı kullanıyor. Bunun anlamı şudur: Manfrotto sisteminde bütün donanımda standart bir levha kullanılır ve bu levhalar gayet ucuzdur. Markins sisteminde ise her donanım elemanı için özel levhalar kullanılır ve bu levhaların her biri 486RC2 kadar pahalıdır! Örneğin F100 için kullanılan levha, F100 + MB-15 ikilisinde kullanılamaz; bu durum için ayrı bir levha vardır. Ben M20’ yi alırken, FM3A ve FA’ da kullanılmak üzere bir adet P40, F100 + MB-15 ikilisi için P50U ve AF-S 300 mm f/4 için o lense özel levhayı sipariş ettim. Levhalarda kullanılan malzeme, bildiğim kadarıyla uçak parçalarında da kullanılan, yüksek kaliteli bir duralümindir. Hafif, yüksekliği olabildiğince az ve çok sağlam bir malzemedir. P40 biraz daha genel bir levhaydı. Nikon ve Canon’ un pek çok manuel gövdesine uyacak şekilde üretilmiş. Fakat P50U MB-15’ li F100’ e birebir oturdu. Vidasını uygun alyanla sıkınca sanki Nikon’ un F100 altında unuttuğu bir parça hissi verdi.

Bu iki levhanın başarısından sonra merakla siparişimdeki 3. levhaya bakındım. Aslında ona bir “levha” demek çok zordur. Daha doğru tabir lens halkası olabilir belki. Her neyse, Nikon’ un bu müthiş lens için tasarladığı lens halkası çok tartışmalara sebep oldu. Aslında tartışma bu lensten önce piyasaya sürülen AF 80 – 400 mm f/4.5-5.6 VR lens ile başlamıştı. Forumlarda pek çok fotoğrafçı, yaptıkları çekimlerde karşılaştıkları küçük titremelerin, bu lenslerin kötü tasarlanmış halkaları yüzünden olduğunu karşılaştırmalı olarak gösterdi. Bu tartışmalar alevlendikçe gittikçe daha çok kişi Nikon’ un lens halkasını diğer üreticilerin özel üretim halkalarıyla değiştirmeye başladı ve olumlu yorumlar katlanarak arttı. Sonuç olarak gelinen nokta, benim gibi pek çok fotoğrafçının bu lensleri satın alır almaz Nikon lens halkasını sökmesi oldu. Daha sonra bu kervana AF-S 70 – 200 mm f/2.8 VR lensinin halkası da katıldı. Aslında bu lens halkasıyla ilgili kötü yorum pek yoktu ama kendinden önceki tasarımların cezasını çekiyor gibiydi. Tabi ki en önemli sebep lens halkası değişikliğinin, lensin üçayak levhası ihtiyacını da çözüyor olmasıdır. Bir etken de, özel tasarım halkaların tadına varan Nikon kullanıcıların bu yatırımı lensin doğal bir masrafı gibi görüyor olmaları olabilir.

Tekrar Nikkor 300 mm f/2.8 lens halkasına dönecek olursak, sanırım benden önce herkesin yaptığı yorumu ben de yapacağım: “Kesinlikle harcadığınız paraya değiyor.” Öncelikle Markins’ in tasarımı statik olarak çok daha doğru bir tasarım. Koca lensi en uç noktasından ankastre olarak asmaktansa iki noktasından sabitlemek çok daha doğru bir tasarım. Tabi ki iyi bir ürün ortaya çıkarmak için tek yapılması gereken iyi bir tasarım değildir. Halkanın işçiliği o kadar iyi ki, lense cuk diye oturuyor. Markins bu lens halkasıyla gerçekten çok iyi iş çıkartmış.

Markins levhalar zaten birkaç sorunumu çözüyordu. Manfrotto’ nun levha tasarımı standart olduğundan bütün donanımlara uymak zorundadır. Üst yüzeyleri düz olduğundan, donanımı fırıl fırıl dönmekten koruyan tek engel sıktığınız vidadır. Levhaların üst kısmına da sürtünmeyi arttırmak için plastik türevi bir malzeme kullanılmış ki donanım daha iyi sabitlensin. Yine de bunların hiç biri yeterli olmuyor ve özellikle makro çekimlerde gövde de küçük dönmeler görülebiliyordu. Gövdeyi dik pozisyona alınca, lensin ağırlığı dönme kuvvetini arttırdığından bazen levhayı küresel kafadan ayırıp vidayı tekrar sıkmam gerekiyordu. Markins levhalarda ise levhaların arkasındaki flanş sayesinde dönme kendiliğinden ortadan kalktı. Gövdeyi kendiniz tutup çevirmeye bile kalksanız, tüm üçayağı döndürmekten başka bir şey yapamıyorsunuz. Eh, benim istediğim de buydu zaten.

Mengene

Markins’ in mengene sistemi Arca Swiss, Kirk, RRS ve Foba ile uyumludur. Yani Markins levhaları bu markaların kafalarında ya da bu marka levhaları Markins kafalarda kullanabilirsiniz. Mengene sisteminin kullanımı için bir kullanma kılavuza gerek yok: Büyük vidayı çevirerek mengeneyi açıp kapatabiliyorsunuz. Yapmanız gereken uyumlu bir levhayı araya koyup mengeneyi sıkmanız ve artık gövdenizin üç adet ayağı var.

Yine de her şey güllük gülistanlık değil. Öncelikle mengene sistemi standart levhalı sistem kadar hızlı değildir. Kullanımı çok basit gibi gözükse de yeterince hızlı olabilmek için el pratikliği gerekmektedir. Kullanırken, bazen vidayı yeterince sıkmadığımı fark ediyordum. Bazen de vidayı yeterince açmadan gövdeyi kafadan ayırmaya çalıştığım oluyordu. Bu olumsuzluklara rağmen yine de mengene sistemiyle çalışmak daha rahat ve güvenli geldi benim için.

Arazide…

Kuşkusuz ilk yapmanız gereken kafayı üçayağa bağlamaktır. M20’ nin altında tamamen dönebilen bir parça olduğundan, kafayı üçayağın üzerine koyup çevirmeniz bir işe yaramayacaktır. Aslında keşfetmesi kolay ama bunun da bir yolu var. Kafa üzerinde yer alan iki vidadan küçüğünü sıkınca alttaki parça sabitlenir ve böylece kafayı rahatlıkla üçayağa sabitleyebilirsiniz. Aslında bu küçük vidanın kullanımının çok rahat olmadığını söylemem gerekir. Özellikle soğuk havada eldivenle çalışırken sıkmak ve açmak zor olabiliyor. İtmek ya da çekmek daha zor bir yöntem olurdu ama daha kolay bir yöntemi olsa daha mutlu olurdum.

Kafayı üçayağa sabitleyip gövdeyi taktığımda gerçekten çok şaşırdım. Daha önce sistemim hiç bu kadar sağlam olmamıştı. M20’ yi iki kelimeyle anlatmam gerekse bunlar kesinlikle “sağlam” ve “akıcı” olurdu. Hayatının çoğunu 1970’ lerden kalma tahta (özellikle ahşap demedim) kapılarla geçirip bir anda günümüzün modern çelik kapılarını gören biri ne hissederse öyle bir his yaşadım. Sağlamlığından dolayı çok ağır olmasını beklediğiniz sistem, istediğiniz zaman su gibi akıcı olabiliyorsa emin olun sizde şaşırırsınız.

Sağlamlıktan başlayalım. Üçayağınızı gövdenize bir Markins’ le bağladıysanız, üçayağın ayaklarından tutup güvenle tüm sistemi sallayıp savurabilirsiniz. Sallamaktan yorulunca gövdeniz hala orada, tam olarak bağladığınız şekilde duruyor olacaktır. Artık makro setim hangi pozisyonda istersem orada durabiliyor ve ben sadece kompozisyona odaklanıyorum.

Tabi ki sadece sağlam olması kullanım için yeterli değildir. Zaten bu kadar para verilen bir donanımın asli görevini iyi yapması beklenir. Rahat kullanım olmadan sağlamlık pek bir işe yaramaz. 5 kiloluk bir balyoz 1 kiloluktan daha sağlamdır ama 1 kiloluk kadar rahat kullanılmaz dolayısıyla işinizi zorlaştırır. Aynı şekilde bir kamyon bir otomobilden daha sağlamdır ama rahat kullanım söz konusu olduğunda durum değişir.

M20’ nin dönebilen alt levhası sayesinde, mengenenin kilitleme kolunu herhangi bir yerde konumlandırabilirsiniz. İlk başta kilitleme vidasını tam sağa bakacak şekilde yerleştirmiştim. İlk birkaç kareden sonra bunun yapılacak en yanlış tercih olduğunu fark ettim. Çünkü hem gövdeyi hem de küresel kafayı kontrol etmek için sağ elinize ihtiyaç duyuyorsunuz ve pek de pratik olmuyor. İlk aklıma gelen, yapılanı tam tersine çevirip görevi iki ayrı ele dağıtmak oldu. O yüzden kilitleme vidasını tam sol tarafa aldım. Bu sefer kullanım belirgin ölçüde kolaylaştı ama bu defa da gövdeyi dik konuma almam gerektiğinde hatayı fark ettim. Gövdeyi dik konuma almak için sola yatırmanız gerektiğini düşünürseniz, kafanın üzerindeki açıklığın da sol tarafta yer alması gerekiyor ve bunun sonucunda da kilitleme vidası kafanın tam arka tarafına geliyor.

Kilitleme vidasının konumuna karar vermiş olsanız bile mengene vidasının yeri de kullanımı önemli ölçüde etkiler. Mengene vidasını sağ veya sola getiremezsiniz çünkü gövdenin tam altına geldiği için sıkması ve açması zor olur. Ayrıca gövde levhası dikdörtgense bu seçenek doğal olarak eleniyor. Çünkü, … fotoğraftan anlamışsınızdır eminim! Bu durumda ön ve arka seçenekleri kalıyor. Ben önde kullanmayı tercih ettim çünkü o vidayı elimin ve gözümün altından uzaklaştırmak mantıklı geldi. Bakaca fazla yaklaştığınız durumlarda bu vida yüzünüze fazla yaklaşıyor ve rahatsız edici olabiliyor. Ayrıca zaten kilitleme vidası da arka tarafta olduğundan o bölgeyi daha fazla kalabalıklaştırmanın bir anlamı da yok.

M20’ ye gövdeyi bağlayıp kendime kolay gelen düzeni bulduktan sonra lens halkasıyla durumun nasıl olacağını görmek üzere AF-S 300 mm f/4’ ü çantadan çıkarttım. Kilitleme vidasını aynı konumda kullanmayı tercih ettim ama mengene vidasının yerinin değişmesi gerektiği ortaya çıktı. M20’ nin lense bağlandığı durumlarda levhanın uzun kenarı lens ekseniyle aynı yönde olduğundan mengeneyi yana çevirmek gerekiyor. Mengene vidasını sol tarafa alırsanız, gövdeyi dik konuma getirmek sorunlu oluyor. Kilitleme vidası en altta yer alan panoramik levhaya temas ettiğinden, gövde tam olarak dik konuma gelemiyor. Bu yüzden ben mengene vidasını sağ tarafta kullanmayı tercih ettim.

Üzerindeki yük ne olursa olsun M20’ yi kilitlemek ve çözmek çok kolay. Kilitleme vidası en sıkı halindeyken de en gevşek halindeyken de aynı akıcılıkta dönüyor. Bu benim için çok önemli bir özellik. Elimde kalın bir eldiven dahi olsa tamamen kilitli durumu açmak, sol elimin işaret parmağını hafifçe sürtmemle gerçekleşiyor. Vidayı iki parmak arasına alıp kuvvet uygulamaya hiç gerek kalmıyor ve bilekten ya da önkoldan destek almanıza gerek kalmıyor. Bir kitabın sayfasını çevirmek bile daha fazla yorgunluğa sebep oluyor diyebilirim. Benzer kolaylık vida tamamen gevşekken de yaşanıyor. Eğer gevşek durumdayken vidanın akıcılığı artıyor olsaydı sıkma işleminde de daha fazla enerjiye ya da hiç değilse daha fazla dikkate gereksinim duyulacaktı. Oysa bu haliyle işlem çok rahatlıkla yapılabiliyor ve kafanız hala kompozisyonda oluyor.

Kilitleme vidasıyla ilgili aklıma gelen tek olumsuz eleştiri, üzerinde basit bir gösterge çizelgesi olmamasıdır. Tıpkı panaromik levhanın üzerinde olduğu gibi belli bir birimde bir gösterge olsaydı, kullandığımız belli başlı donanım için göstergenin neresine gelene kadar sıkacağımızı görsel olarak takip edebilirdik. Örneğin en hafif donanımda 3 birime kadar, ne ağırda 6 birim sürtünme değeri gibi. Çok önemli olmasa da güzel bir detay olurdu doğrusu.

M20 o kadar sade bir tasarıma sahip ki, üzerinde gereksiz hiçbir parça yok. Kilitleme vidası üzerindeki süs gibi gözüken küçük dairesel parça da buna dahil. Bu parçanın adı öngerme kontrolüdür ve bildiğim kadarıyla Markins’ in rakiplerinde bulunmayan bir özellik. Bu parça herhangi bir parmağınızı üzerine bastırıp döndürme yoluyla çalışır. Böylece belirli bir yük için uygulamak istediğiniz en küçük sürtünme kuvvetini belirleyebilirsiniz. Şu yöntemi izlemelisiniz:

Öncelikle en hafif gövde – lens ikilisini küresel kafaya takıp kilitleme vidasını ve öngerme vidasını en açık duruma getirin. Kilitleme vidasını sıkarak uygulamak istediğiniz sürtünme kuvvetini bulun. Kilitleme vidasını öyle bir ayarlamalısınız ki, hala az bir kuvvetle gövdeyi hareket ettirebilmelisiniz, fakat elinizi çektiğinizde kesinlikle hareket etmemeli. Bu durumu bulduktan sonra öngerme vidasını parmağınızın ucuyla çevirin ve durduğu yerde bırakın. İşte bütün yapmanız gereken bu. Artık kilitleme vidasını isteseniz de bu durumundan daha açık hale getiremezsiniz. Yani bir nevi, kullanacağınız en hafif yükü M20’ ye bildirmiş oldunuz ve artık M20 o noktadan daha gevşek bir duruma geçmez. Böylece daha ağır yükleri yüklediğinizde, gerekli sürtünme miktarını ararken daha dar bir aralıkta arama yaparsınız.

Ben bu ayarı yaparken elimdeki en hafif ikili olmamasına rağmen F100 + 20 mm f/2.8’ e göre yaptım. Çünkü daha hafif gövdeler olan FM3A ve FA’ yı genellikle tripodla kullanmıyorum. Böylece kazayla kafayı fazla gevşetmiş olmamak için F100 için de bir önlem almış oldum. Eğer bir fotoğraf seansında sadece belirli bir lensi kullanacaksam, bu ayarı tekrar o lens için yapıyorum. Günün kalanı çok rahat geçiyor. Çünkü artık kilitleme vidasına hiç işim düşmüyor. Sanki görünmez bir el benim için gövdeyi bıraktığım yerde tutuyor!

M20’ den önce kullandığım tek küresel kafa Manfrotto 486RC2 idi ve ikisini karşılaştırmak pek adilce olmaz. Arca Swiss, Kirk ve Manfrotto’ nun muadil ürünlerini ancak fabrika verilerine dayanarak karşılaştırma şansım oldu. Bu karşılaştırma da Markins M20 rakiplerinden pahalı olsa da performans açısından açık fark atarak galip geldi. En az ağırlığa sahip olmasına rağmen en fazla yükü taşıyabiliyor. Aslına bakarsanız bu markaların 2004 yılı fiyatlarına bakacak olursanız (Markins’ in ilk piyasaya çıktığı yıllar) Arca-Swiss, Kirk ve özellikle Manfrotto’ nun fiyatlarının biraz daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu üç marka Markins’ le rekabet edebilmek için fiyatlarını bir miktar geriye çektiler.

Arca-Swiss B1 Kirk BH-1 Manfrotto 468MGRC4 Markins M20
Ağırlık 772 gr 850 gr 730 gr 568 gr
Yük Taşıma Kapasitesi 40.9 kg 22.7 kg 16 kg 45 kg
Ağırlık / Yük Taşıma Oranı 53.00 26.70 21.90 79.00
Yükseklik 114 mm 114 mm 140 mm 100 mm
Fiyat $400 $365 $279,95 $493
Fiyat Oranı 81% 74% 56% 100%

 

Sonuç olarak, kaliteli bir küresel kafanın ne kadar çok işe yarayabileceğini ancak kullanmaya başladıktan sonra anlayabiliyorsunuz. Çevrenizdekilerin tavsiyeleri asla yeterli olmuyor. Yine de umarım kullanıp çok da memnun kaldığım bu donanımı yeterince iyi anlatabilmişimdir. İleride format değişikliğine gidip orta ya da büyük formata geçsem bile bana rahatlıkla hizmet edebilecek bir yol arkadaşına sahip olmak gerçekten çok önemli.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir