Yaşamım ve hobilerim

Küresel Isınma

Bu yazı tarafından 31 Oca 2012 tarihinde Ekoloji, Fıropedia, Yaşam, Yazılar bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 498 defa okundu.

Büyük matematikçilerin insanlığa katkısı sadece matematiğin doğrudan faydasıyla olmamıştır. Bu parlak beyinler çözecek denklem bulamadıklarında başka konulara atlamaktan kendilerini alamamışlardır. Gerçi onlara sorsanız hayatın temeli matematiktir, dolayısıyla başka konulara atlama söz konusu değildir.  Öyle veya böyle, bu büyük matematikçilerden birinin, Jean Baptiste Fournier’ in daha o zamanlar adı olmayan bir bilime ve adı olmayan bir soruna yaptığı katkı yadsınamaz. Bu Fransız dahinin o yıllardaki merakı dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığını neyin belirlediğini bulmaktı. Sürekli güneş ışınlarına maruz kalan gezegenimizin niye güneşin kendisi kadar sıcak oluncaya dek ısınmaya devam etmediğini bulmaya çalışıyordu.

Sıcaklık sürekli yükselmediğine göre, giren enerjiye karılık bir de çıkan enerji olmalıydı. Ancak güneşten gelen enerjiyle uzaya taşınan ışınım arasındaki dengeyi hesapladığında anlamsız sonuçlar elde etti. Çalışmaları, dünyanın -15 C’ de donmuş bir küre olması gerektiğini söylüyordu. Fourier’ in, hesaplarında bir hata olmadığı anlayıp, ısının bir şey tarafından atmosferde tutulduğunu düşünmesi ne kadar zaman aldı bilemiyorum fakat bilim dünyası biliyordu ki, dünyaya ulaşan ısıyı orada tutan bir madde var. O maddenin ne olduğunu da bulan ise İsveçli kimyager Svante Arrhenius oldu. Arrhenius, atmosferdeki CO2 azalışının bir buzul çağı başlatabileceğini göstermeyi başardı. Ancak bizim amaçlarımız için daha önemli olanı, CO2 seviyelerinin gelecekte dünyayı nasıl etkileyebileceği konusunda fikir yürütmesiydi. 19. yüzyıldaki kömür yakma oranları söz konusu olduğunda, atmosferdeki CO2 miktarının 3000 yıl içinde ikiye katlanabileceğini ve bu durumun dünyayı ısıtacağını düşünüyordu. Gerçi kendisi bu süreci olumlu buluyor ve sürecin hızlandırılması gerektiğini savunuyordu. Kuşkusuz bunu o günün CO2 salınımları için ve İskandinav ülkelerinin soğuk kışlarının yarattığı psikolojik etki altındayken söylüyordu ve bu ısınmanın sonucunda dünya da ne gibi değişiklikler olabileceğini araştırmamıştı. O yüzden bilim tarihi onu, yaptığı bu çalışmanın başarısıyla hatırlayıp, dileğini unutma eğilimindedir. Bilim tarihçilerinin bu konudan fazla bahsetmediğine bakılırsa, tarih kendisini affetmiş gözüküyor.

[nrelate-related]

Yapılan çalışmalara rağmen, iklimbilimciler sera gazlarının iklimin belirlenmesinde oynadığı role ilgisiz gözüküyordu. Guy Callender isimli bir mühendisin 1938 yılında bilimsel bir toplantıda yaptığı konuşma dikkate alınsaydı farklı bir dünya da yaşıyor olabilirdik.  Bu amatör iklimbilimci, fosil yakıtların yakılmasının dünyayı ısıtmakta olduğunu öngörüyordu ve bu öngörüsünü istatistiksel bir çalışmayla destekliyordu. Tarihsel bir talihsizlik sonucu, o yıllarda yerküre küresel ısınma sonucunda “soğuyordu.” Bu yüzden küresel ısınmayla ilgili çalışmalar 1970’ li yıllara kadar kesintiye uğradı. Sorunun erken aşamalarda fark edilmemesi ve 21. yüzyılın karışık siyasi-ekonomik ortamına taşınması büyük bir talihsizlik olmuştur.

 

1800’ lerde yaşanan sanayi devrimi sonucunda yüksek miktarda enerji tüketimine ihtiyaç duyan toplumlar oluştu. Aslında bu biraz da yumurta-tavuk denklemini içerir. Kolay enerji sağlayan fosil yakıtların kullanılmasıyla sanayi devrimi tetiklenmiştir. Kömür üretimi günümüzde 1800 yılındakinin 350 katı, petrol üretimi de 1900 yılındakinden 350 kat daha fazladır. Bu gelişmelere paralel olarak son 200 yıl içinde yeryüzü ormanlarında ciddi bir azalma yaşanıyor. Bütün bunlar yerkürenin atmosferi üzerinde etkili oldu ve atmosferdeki CO2 miktarı yükseldi. Fosil yakıtların kullanılmadığı 1750’ de atmosferdeki CO2 miktarı 270 ppm idi. 1950 yılında miktar 310 ppm idi, yani 200 yıl içinde %15 artmış oldu. Oysa 2005 yılında atmosferdeki CO2 miktarı 381 ppm’ e çıktı. Bu da son yarım yüzyıldaki artış oranını %20 yapıyordu.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir