Yaşamım ve hobilerim

Portre Fotoğrafçılığı

Bu yazı tarafından 31 Oca 2012 tarihinde Fotoğraf, Portfolyo bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 970 defa okundu.

Portre fotoğrafçılığı, fotoğrafçının insanla iletişim kurma şeklidir. Bir sanat tarihçisi portre fotoğrafının, konunun “Ben neye benziyorum?”, “Ben kimim?” gibi soruları cevaplama çabası olduğunu söylemiş. Portrenin belki de en önemli özelliği konusunun “insan” olmasıdır. İnsanlar için iki farklı papatya fotoğrafının birbirinden pek farkı yoktur. Her ikisi de bir “papatya” olarak görülür. Oysa iki farklı insan portresi her insanda farklı duygular yaratır. Her portre fotoğrafının sunduğu “ben” dir ve fotoğrafa bakanın tepkisini görür. Konunun kimliğinin, kim olduğunun sunuşu olan portre fotoğrafları her devirde büyük ilgi görmüştür.

[nrelate-related]

Portre fotoğrafçılığı, konunun o an itibariyle “dondurulmasını” sağlar. O an kameraya bakan ya da kameranın görüş alanında olan kişi deklanşöre basılmasıyla ölümsüzlüğe kavuşur. Portre fotoğrafçılığı tarih boyunca çekilmiş en unutmaz fotoğrafların ait olduğu sanat dalıdır.

 

Alan Derinliği

Portre fotoğrafçılığında temel dürtü tüm ilgiyi konuda toplamaktır. Yapılması gereken konunun arka plandan ayrılmasıdır. Bunu yapabilmek için fotoğrafçının alan derinliğini etkin şekilde kullanması gerekir. Neyse ki üst seviye SLR gövdelerde alan derinliğini görmemizi sağlayan bir özellik vardır.

 

Fotoğrafı çekmeden önce seçtiğiniz diyaframa göre, gördüğünüz görüntünün ne kadarının net olacağını ancak bu özelliğe sahip bir gövde kullanıyorsanız öğrenebilirsiniz. Fotoğraf çekmeden önce yaptığınız kompozisyonu, o an takılı olan lensin sahip olduğu en büyük diyafram değerine göre yaparsınız. Çünkü lensi gövdeye taktığınızda otomatik olarak diyafram tamamen açılır. Siz bir diyafram değeri ayarlasanız da, o an hala en açık diyaframla görürsünüz. Ancak deklanşöre basıldıktan sonra diyafram sizin belirlediğiniz değere küçülür, ama siz bunu göremezsiniz tabi ki. Dolayısıyla da çektiğiniz fotoğrafta hangi alanların net; hangilerinin net olmadığını ancak sonuçlar elinize geldiğinde görebilirsiniz. Sayısal gövdelerde bu süreç daha hızlı ama siz durumu kontrol edene kadar “karar anı” değişmiştir.

 

Portre Donanımı

Portre fotoğrafçılığı donanım açısından şanslıyızdır. SLR kompakt makine farkının en az hissedildiği, elinizdeki her sistemle yapabileceğiniz bir alan. Eğer gövdeniz alan derinliği görüntüleme özelliği sunuyorsa kullanabilirsiniz ama şunu da bilmek gerekir ki portre, makro gibi zamanın size ait olduğu, ağır ağır çalışabileceğiniz hatta ağır olmanın size fayda sunacağı bir alan değil. Bazen konunuz bir saniyeliğine gülümser ve sizin çekmek istediğiniz oysa alan derinliği ya da başka bir şeyi kontrol etmeye şansınız olmaz. Ağlayan bir çocuk makinanızı gördüğünde ifadesi değişebilir ve muhtemelen doğal ifadesi yakalamak için çok kısa bir anınız vardır.

 

Portre için genel kabul görmüş odak uzaklığı 85 mm ile 135 mm arasındadır. Ama yeri geldiğinde konunun yüz ifadesini içinde bulunduğu fiziksel ortam çok iyi destekliyordur, bu durumda 24 mm odak uzaklığına ihtiyaç duyarsınız. Ya da konuya yaklaşamıyorsunuz bu sefer de 200 mm gerekir. Yani hangi lense ihtiyaç duyacağınızı asla bilemezsiniz.

 

Yine de firmalar portreye özel lenslerini genellikle 85 mm ile 135 mm arasında üretirler. Nikon özelinde konuşursak, AF Nikkor 85 mm f/1.4, AF DC Nikkor 105 mm f/2, AF DC Nikkor 135 mm f/2 ve MF Nikkor 105mm f/2.5 gelmiş geçmiş en iyi portre lensleri olarak kabul edilir. Bunun sebebi bu lenslerin konuyu arkaplandan çok iyi ayırabilmeleri ve arkaplanı çok iyi flulaştırmalarıdır. Özellikle DC (Defocus Control) lensler, net olmayan arkaplanı kontrol etme şansını verir ve türlerinin tek örneğidir.

 

Daha önce yazdığım gibi, donanım ancak size imkan sunar, fotoğrafı fotoğrafçının yeteneği ve tekniği oluşturur.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir