Yaşamım ve hobilerim

Bonn

Bu yazı tarafından 26 Oca 2012 tarihinde Geziler, Yaşam bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 806 defa okundu.

Tam bir üniversite şehri olan Bonn, tarihe iki özelliğiyle geçer. İlki 50 yıl boyunca Batı Almanya’ nın başkentliğini yapmış olmasıdır. Daha önemlisi ise dahi besteci Beethoven’ ın doğduğu ve büyüdüğü kent olmasıdır. Tabi ki, ikinci özelliği daha fazla hatırlanan olacaktır.Savaş sonrası bölünen Almanya’ da başkent belirleme süreci sürprizle sonuçlandı. Küçük bir kasaba olan Bonn, Frankfurt gibi çok güçlü adayların olduğu süreçten galip çıktı. Oysa Frankfurt, daha seçilmeden bir parlamento binası inşa etmişti.

Şehir merkezi, hala sakin ve kasaba görüntüsünün izlerini taşıyor. Merkezin çoğuna trafik girişi yok, böylece yaya olarak çok rahatlık dolaşılıyor. Belki de Bonn’ un başkent seçilmesinin sebebi Batı Almanya yöneticilerinin, Nazi dönemi megalomanyasına sırt çevirdiklerini ispatlamaktı. Batı Almanya’ yı ziyarete gelen devlet başkanları, sıradan bir kasaba meydanına benzeyen meydandan, yine sıradan bir Belediye binası görünümündeki hükümet binasına giriyordu. Bonn, Batı Almanya’ nın çizdiği yolda önemli bir simgeydi.

Şehirde görülmesi gereken en önemli yer Beethovenhaus’ tur. Meydanın hemen kuzeyinde yer alan bina artık bir müze olarak işlev veriyor. Kendi halindeki binayı gezdikten sonra daha da kuzeye Beethovenhalle’ e gittim ve biraz daha “Beethoven” havası soludum.

Çamurlu Ren Nehri, güzellikte İstanbul Boğazı’ nın yanına bile yaklaşamaz ama yine de kenarı yürüyüş yapmaya uygun. Dev nehir bu bölgede ekonomi için can damarı. Bunu üzerindeki tekne sayısından anlayabiliyorsunuz. Opera binasını geçtikten sonra Üniversitenin binaları başlıyor. Güzel binaların arasından yürüyerek tekrar şehir merkezine ulaşabilirsiniz.

[nrelate-related]

Küçük şehri dolaşmak fazla vaktinizi almıyor ama neyse ki güzel müzeler mevcut. İlk bahsetmek istediğim, tren istasyonunun hemen güneyinde yer alan Rheinisches Landesmuseum. Almanya’ da çok fazla müze görmedim ama gördüklerim hepsi de sadece sergiledikleriyle değil; sergileme şekilleriyle de çok üst düzeydeydi. Müze diyince aklımızda canlanan sıkıcı ve vakit öldürme yeri tanımı, buradaki müzeler için geçerli değil. Landesmuseum’ da sunum şekliyle beni en çok etkileyenlerden. Örneğin bölgede kurulan ortaçağ kalelerini ve kaleler içindeki hayatı anlatabilmek için büyük ölçekli maketler yapılmış. Maketleri incelerken kaledeki hayatla da ilgili bilgi edinmiş oluyorsunuz.

Yine de müzenin asıl önemi bu maketler değil. Bilim tarihinde Neanderthal adamı olarak bilinen 42000 yıllık iskelet bu müzede sergilenmedir. 1856’ da bulunan iskelet evrim teorisini destekleyen en önemli kanıtlardan biridir. Çünkü Neanderthal adamı bir insan değil; bir insansıdır. Bu önemli sergi dışında, bölgede yer alan medeniyetler ve onların yaşamlarıyla ilgili başka eserleri görmek mümkün.

Gezebileceğiniz diğer bir mekan, Botanische Garten’ dir. Eski bir saray olan heybetli bina şimdilerde Üniversite’ e bağlı bir botanik merkezi durumundadır. Güzel bitkiler, peyzaj tasarımlarına kim hayır diyebilir ki?

Bunlar dışında, şehrin biraz dışında yer alan Museum Koenig görülebilir. Özellikle çocuklar için birebir olan müzede, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan hayvanların, gerçeğinden ayırt edemeyeceğiniz maketleri bulunuyor. Hayvanlar doğal habitatlarına göre gruplandırılmışlar. Afrika, yağmur ormanları, kutup bölgesi gibi gruplamalar var. Kuşlar, örümcek ve kelebekler gibi türleri de beraberce görmek mümkün.   Bonn küçük ama kendi havası olan bir şehir. Sadece Beethoven evi için bile gelmek mantıklı olur.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir