Yaşamım ve hobilerim

Flaş

Bu yazı tarafından 30 Oca 2012 tarihinde Fotoğraf, Teknik bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 1.207 defa okundu.

Flaş, fotoğrafçılığın en zor konularından biridir. Hangi marka makine kullanıyorsanız kullanın flaşın temel mantığını anlamadıktan sonra marka sizi kurtaramaz. Nikon’un F801 ve SB-24’ü piyasa sürmesiyle flaş, fotoğrafçılığın en önemli teknolojik konularından biri olarak kaldı. Gerçekten de matematiksel olarak doğru pozlanmış fotoğraf sayısı arttı ama yine de ortalama fotoğrafçının flaşın teknik ve artistik yanını bildiğini sanmıyorum. Örnek mi, futbol maçlarında o en önemli penaltı atılırken tribünlerin her tarafından patlayan flaşların oluşturduğu görüntü futbol seyircisi olarak hoşuma gidiyor ama fotoğrafçı olarak sadece gülümsetiyor.

[nrelate-related]

Flaş, diğer bütün ekipman ve konulara göre en markadan bağımsız konulardan biri. Yine Nikon terminolojisini kullanmaya devam edeceğim ama her markada durum aynı. Ayrıca her markada aynı olan başka bir durum da, flaş konusunda uzmanlaşmanın yolu gerçekten çalışmak ve denemeleri gözlemlemekten geçiyor. Bu yazıyı ya da başka yazıları, hatta kitapları okuyarak öğrenemezsiniz. Mutlaka değişik durumlarda çekim yapmanız ve bu çekimin nasıl yapıldığını not etmelisiniz. Daha sonra değişik durumları karşılaştırarak, hangi durumlarda ne gibi sonuçlar elde edebildiğinizi görebilirsiniz.

Ortam Işığının Önemi

Flaşı anlamanın yolu ortam ışığını anlamaktan geçer. Flaş, ortam ışığının yetersiz ya da çok değişken olduğu durumlarda gerekir. Az ışığının sebebi gölgede olmamızdan ya da güneşin batmış olması olabilir. Bir doğum gününde ise hiç ışık yokken fotoğraf çekmeniz gerekebilir. Değişken ışık çerçeve içerisinde çok karanlık ya da aydınlık alanlar oluşturuyor olabilir. İnsan gözü çok karanlıkla çok aydınlığı aynı anda görebilir ama fotoğraf filmi (ya da sayısal algılayıcı) en fazla 5 stopluk farkı kaydedebilir. Güneşli bir günde şapka takan bir kişinin bulunduğu sahnedeki ışık çok kolaylıkla 5 stopun üzerinde değişkenlik gösterebilir. Öncelikle hangi durumlarda flaşın gerekeceğini anlamak çok önemlidir.

İkinci adım, ortam ışığında nasıl pozlama yapıldığını anlamaktır. Ölçülen ortam ışığı, güneşten gelen ışığın cisimler üzerinden yansıyan kısmındır. Doğru pozlama için diyafram ve enstantaneyi gereken değerlerde kullanmamız gerekir. Flaş kullanırken hatırlamamız gereken bilgi şudur: Enstantane, ışığın filme ne süreyle geleceğini; diyafram filme ne kadar ışık geleceğini belirler.

Manuel Flaş

Diyafram-enstantene ilişkisini anlamak kolay gibi gözüküyor ama şimdi işler zorlaşacak. Eskiden flaş bir aile için boşanma sebebiydi. Uzun zamandır planlanan tatilde babanın çektiği fotoğraflar ya bembeyaz ya da simsiyah gelince evde olan olurdu (!) Bunun sebebi, manuel flaşta flaş-konu uzaklığı ve diyaframdan başka ayar yapma şansımız yoktu. Bu değerleri olması gerektiği gibi seçmedikçe doğru pozlanmış bir kare elde edemezdik. Öncelikle flaş-konu uzaklığından bahsedelim.

Açıkça belli olduğu üzere flaş-konu uzaklığı, flaş ile fotoğraflanan konu arasındaki mesafeyi belirtir. TTL teknolojisine sahip sistemlerde bile bu basit konuyu iyice anlamak gerekiyor. Eskiden bu mesafe, önce netleme yapıp daha sonra lens üzerindeki mesafe bilgisini kullanarak bulunurdu. Görüldüğü gibi metreyle ya da iple yapılan ölçüme göre (ki bunlar da yapılırdı) daha pratik! Bu mesafe daha sonra bir formülde kullanılarak gerekli diyafram açıklığına ulaşılırdı.

Genellikle flaşların üzerinde bir tablo olurdu ve flaş-konu uzaklığı ile filmin ISO değeri kullanılarak gerekli diyafram değerine ulaşılırdı. Bu şekilde kolaylıkla hesap yapılabiliyordu. Fakat bu tablo yoksa bu durumda kağıt, kalem ve flaşın GN değerini kullanarak hesaplama yapmak gerekiyordu. Eh, sanırım kulağa pek pratik gelmiyor, öyle değil mi?

Flaş kullanırken flaş-konu uzaklığının belirleyici bir etken olmasının sebebi, flaşın verebildiği ışığın kuvvetidir. Flaşın verebildiği ışık kuvveti İngilizce “Guide Number” (kısaca GN) denen bir değerle ölçülür. Rakam ne kadar yüksekse flaş da o kadar kuvvetlidir diyebiliriz. Flaş ne kadar kuvvetliyse ışığı da o kadar uzağa gider diyebiliriz. Fakat mesafe arttıkça ışığın yoğunluğu azalır. Hatta bu azalma mesafenin karesiyle orantılıdır. Yani mesafenin iki katına çıkmasına karşılık flaşın gücü dörtte birine iner. Bunu bir örnekle açıklayabilmek için şu rakamları verebilirim: ISO 125 kullanırken, f/2.8 ile 20 metre uzaklığındaki bir konu; f/4 ile 13 metredeki konu; f/5.6 ile 10 metredeki konu ve f22 ile ise 2 metredeki bir konu doğru pozlanabilir. Bu durum, birkaç metrelik değişiklikte flaş gücünün çok fazla azaldığını gösteriyor.

Diyaframın önemi ise pozlamayı ayarlamakla ilgilidir. Diyelim ki, konu 10 metre uzaktayken gerekli olan diyafram değeri f/5.6 olarak bulundu fakat çekmek istediğimiz konu beyaz. Pekala bir gelin ya da karlı bir kış manzarası olabilir. Bu durumda diyaframı f/4 olarak ayarlayarak (bir anlamda fazla pozlama yaparak) konunun beyaz olarak filme yansımasını sağlayabiliriz. Ya da bir cenaze fotoğrafında diyaframı f/8 olarak ayarlayarak siyahların kendi renginde çıkmasını sağlayabiliriz. Burada zor olan bu kararlarla fotoğrafçının baş başa kalmasıdır. Bir yandan kadrajla ilgilenirken, mesafeyi doğru belirleyip, uygun diyafram açıklığını seçip daha sonra da pozlamayı doğru yapmaya çalışmak çok da kolay bir iş değil. Neyse ki TTL teknolojisi bu adımları biraz hızlandırdı ama yine de fotoğrafçının rolü fazla da azalmadı.

 

TTL Dönemi

Nikon TTL (Through The Lens – Lensin İçinden) teknolojisini ilk defa 1980 yılında duyurdu. Aslında basit bir mantığa dayanıyordu ve bütün makine sistemlerine uygulanabilirdi. TTL flaş pozlamasında, örtücü perde kalktıktan sonra flaştan ışık saçılır ve konuya ulaşır. Konudan yansır ve tekrar makineye geri döner. Lensin içinden geçer ve film yüzeyine gelir. Burada bir algılayıcı, makine işlemcisiyle birlikte çalışarak doğru pozlama için yeterli ışığın gelip gelmediğini ölçer ve yeterli ışık geldiğinde flaştan saçılan ışık durdurulur. Ve unutmayın, bütün bunlar ışık hızında gerçekleşir.

Yukarıda anlatılan işlemde flaş-konu uzaklığından ya da diyaframdan hiç bahsedilmedi. Doğru pozlama için flaşın açık olması yeterli gibi görünüyor. Sonuçta diyafram ne olursa olsun, filme düşen flaş ışığı da o seçilmiş diyaframdan geçiyor. Dolayısıyla, flaşın aydınlatma sınırları içinde kaldığınız sürece hem filminiz hem de makine işlemciniz için flaşın güneş ışığından bir farkı kalmıyor. En önemli sonuç olarak, alan derinliği kontrolü tekrar fotoğrafçının eline geçmiş oluyor. Diyaframı seçerken, gerekli olan alan derinliği değerini göz önünde bulundurabiliriz; flaş-konu uzaklığına bağlı olan ve mecburi seçilmesi gereken bir değer olmaktan çıkar.

Bu durumda anlamamız gereken yeni bir konu çıktı ortaya: İki ışık kaynağını beraber kullanmak. Flaş, ya tek başına aydınlatma kaynağı olarak ya da ilave kaynak olarak kullanılır. İlave kaynak olarak kullanıldığında faydası, ortam ışığında oluşan gölgeleri aydınlatmaktır. Çoğu filmin detay kaydetme yeteneği 4 stopluk bir aralıktan ibarettir. Yani, karede yer alan en aydınlık ve en karanlık noktalar arasındaki poz farkı 4 stoptan fazlaysa bu bölgelerde detay kaybı olur. Eğer karanlık noktaları flaşla aydınlatırsak, uç noktalar arasındaki poz farkını gerekli seviyelere indirmek mümkün olur. Her iki ışık kaynağının da dahil olduğu bu tip pozlamaları biraz daha detaylı inceleyelim.

Ortam ışığıyla yapılan pozlama, enstantane ve diyaframla kontrol edilir. Flaşla yapılan pozlama ise flaş-konu uzaklığı ve diyaframla yapılır. Her iki ışık kaynağının da dahil olduğu durulmada, pozlamayı etkileyen ortak tek değişken diyaframdır. Yani, her iki ışık kaynağını birlikte kullanırken diyafram kilit önemdedir. Flaşın aydınlatma sınırları içinde kalmak için ve alan derinliği için uygun diyafram seçildikten sonra, doğru pozlama için diyafram değiştirilmeden enstantane değeri ayarlanmalıdır.

TTL’in fotoğrafçı açısından avantajı çok açıktır: flaş-konu uzaklığı, diyafram seçimimizi etkilemediği için (tabi ki flaşın aydınlatma sınırları içinde kaldığımız müddetçe), diyafram ve enstantane tercihi açısından daha serbest kalırız. Ayrıca enstantane hızıyla oynayarak, flaş ışığıyla az pozlama yapabiliriz.

 

Alıntı: http://neilvn.com

Sonuç

Başarılı bir flaş fotoğrafı, flaş kullanıldığının belli olmadığı fotoğraftır. Bunu sağlamanın yolu da ortam ışığı ve flaş arasındaki ilişkiyi iyi kurmaktan geçer. TTL teknolojisi flaş kullanımında büyük kolaylık sağlasa da, fotoğrafçı her zaman sürece hakim olmaya devam etmelidir.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir