Yaşamım ve hobilerim

Fotoğrafçılıkta Üçayak

Bu yazı tarafından 31 Oca 2012 tarihinde Ekipman, Fotoğraf bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 1.191 defa okundu.

Fotoğrafçılıkta her zaman gövde ve lens ön plandadır. Fotoğraf, coğrafya ve gezi dergilerinde sürekli onların reklamlarını görürüz. Son çıkan, parıl parıl bir lens ya da son teknoloji ıvır zıvırla donanmış bir gövdenin fotoğrafçılığımıza nasıl katkı yapacağını düşünüp dururuz. “O kadar net fotoğrafı ben de çekerdim ama şu lensim yok” gibi bir iddiaya “Haklısın” diye cevap vermeden önce o güzel fotoğrafı çeken kişinin bir üçayak kullanmış olabileceğini aklınıza getirin lütfen. Fotoğraf hobisinde ilerlerken genellikle şöyle bir yol izlenir: Önce güzel aile ve hatıra fotoğrafları çekilir. Bunlar eş dosta gururla gösterilir. Sonra pikniklerde çiçek, böcek makroları gelir. Artık yavaş yavaş fotoğrafçı olunmaya başlanmıştır. Sonra ilgiye göre sokak, portre, doğa fotoğrafçılığında ilerlenir. Artık fotoğraf gözü oluştuktan sonra fotoğrafçı şunun farkına varır: Konu ne kadar güzel ve çekilmeye değer olursa olsun, fotoğrafı çekici yapan –daha da doğrusu var eden- ışıktır. O çok beğendiğiniz kompozisyon, öğlenin kabak gibi güneşinin altında değil de, akşam batan güneşte çekilseydi daha güzel bir sonuç elde ederdiniz. Bunun fark edilmesi fotoğrafçılığa giriştir aslında. Ve bu noktadan sonra mümkün olduğunca düşük ışıklı ortamlarda fotoğraf çekilmeye başlanır. İşte fotoğrafçının çilesi bundan sonra başlar. f/2.8 lensler, VR teknolojisi derken yine de istenen sonuçlar elde edilmez ve bir gün f/16 ile çekilmiş bir gün batımı fotoğrafının netliği görüldükten sonra bir şeylerin eksik yapıldığı fark edilir.

[nrelate-related]

Küçük grenli film veya düşük sayısal bozunma ve aynı zamanda büyük alan derinliği, günümüzde hala düşük ISO değerleri ve küçük lens açıklığı anlamına gelir. Bunun da anlamı düşük enstantane hızıdır. Buna bulunabilecek en basit çözüm ise muhtemelen fotoğrafçılar arasında en fazla göz ardı edilmiş donanım olan üçayaktır. Üçayak seçerken sadece şunu bilin: Hem ucuz, hem hafif hem de sağlam bir üçayak yoktur! Bu üç kıstastan birinden vazgeçmek zorundasınız. Hangisinden vazgeçeceğiniz ise alacağınız sonuçları etkileyecektir.

Seçeneklerin bir ucunda sabit kafalı alüminyum üçayaklar vardır. Bunlar son derece kalitesiz ve özellikle SLR kullanıcılarının uzak durması gereken modellerdir. Diğer uçta ise çok ağır ve fazla rijit modeller vardır. Bunlar fotoğrafçılık için gereksizdir. Bir stüdyoda sabit kullanım için belki ama arazide taşımaya elverişsiz modellerdir. Aynı şekilde bunlardan da uzak durmalıyız.

Size uygun üçayak seçerken ilk bakmanız gereken kıstas sağlamlıktır. Satın almaya giderken kullandığınız donanımı yanınızda götürmenizde fayda vardır. Dükkanın düz zeminindeyken üçayaku sertçe itseniz bile devrilmemelidir. Kaldı ki üçayaku çoğunlukla düz beton zemin üzerinde değil; arazi koşullarında kullanacaksınız. Bu yüzden dükkanda üçayağı hırpalamaktan çekinmeyin ama dükkan sahibi görmesin!

İkinci kıstas ise yüksekliktir. Bu ilki kadar özen gösterilmesi gereken bir şey değildir ama yine de alırken dikkat etmeniz, ileride size daha rahat bir kullanım sağlar. Üçayak zaten bir yük gibi görüldüğünden kullanımı kolay olan bir model seçmeniz, onu uzun süre kullanmanızın ilk adımıdır. Aslında bu kıstasa uygun model bulmak kolaydır. Yapmanız gereken ayaklar en uzun pozisyonda ve en küçük açıyla açılmışken üçayakun yanında durmaktır. Burada mantık, üçayak üzerine kafa ve gövde takılıyken, bakacın göz seviyesine gelmesidir. Eğer gövdeniz ve üçayak kafanız belliyse gerçek değerleriyle hesap yapabilirsiniz ama yuvarlak olarak göz seviyenizden 25 cm daha kısa bir üçayak işinizi görecektir. Bu cümlede dikkat etmeniz gereken nokta, “göz seviyenizden” bahsediyor olmam. Yani eğer boyunuzla karşılaştırma yapacaksanız 25 cm yerine yaklaşık 35 cm’ lik bir fark aramanız gerekir. Ayrıca şunu unutmayın ki, her zaman biraz eğilmeniz mümkündür.

Bazı üçayaklarda orta kolon bulunur. Orta kolonu üçayakunuzu yükseltmek için kullanmak doğru değildir. Bu haliyle üçayağınız bir monopoda dönüşür. Alttaki üçayak ne kadar sağlam olursa olsun, tüm sistemin sağlamlığı orta kolonunki kadar olacaktır. Orta kolon sadece makro çekimlerde gövdeyi farklı pozisyonlara döndürmek için kullanılmalıdır. Aslında mümkünse bunun için bile kullanılmamalıdır.

SLR (ve üzeri) fotoğrafçılığı için iki markadan bahsedebiliriz: Fransız Gitzo ve İtalyan Manfrotto (Amerika’da Bogen olarak bilinir). Eğer bütçeniz genişse Gitzo mükemmel çözümdür. 1917’de Arsene Gitzhoven tarafından kurulan firma, 1940’ dan beri üçayak üretmektedir. Gitzo’ yu bu kadar ünlü –ve belki de pahalı- yapan atılım ise dünyada ilk defa karbon fiberi üçayak yapımında kullanmaları olmuştur. Karbon fiber hafif ama buna karşılık rijit bir maddedir. Yukarı 3 kıstastan bahsetmiştik, hatırladınız mı? Gitzo’da vazgeçtiğiniz kıstas “ucuzluk” tur.

 

Manfrotto ise sunduğu kaliteye karşılık düşük fiyatlarıyla ünlüdür. 1970 yılında Lino Manfrotto tarafından kurulmuştur ve o zamandan beri çok çeşitli fotoğraf donanımı üretmektedir. Üçayak kafası tamamen farklı markaların uzmanlığında olduğu düşünülürse, üçayak ayağı konusunda gerçekten başarılı ürünleri vardır. Bunun yanında çok çeşitli aksesuar da üretiyorlar. Burada vazgeçtiğiniz kıstas ise “hafiflik” ve belki biraz da (Gitzo ile karşılaştırırsak)  “sağlamlıktır.”

Bu iki marka arasında hangisini tercih edeceğiniz ise tek bir değişkene bağlı olduğundan kolay bir tercih. Ayırmak istediğiniz bütçe size doğal tercihinizi sunacaktır. İlk defa üçayak alacak olanlar için Gitzolar mantıkdışı fiyata sahip olduğu için, muhtemelen kapsam dışındadır. O yüzden diğer ucuz markalara yönelmektense hiç değilse Manfrotto’ lar tercih edilmelidir. Eğer Gitzo’ lara para harcamaya hazırsanız o zaman size kötü bir haberim var: Üçayakta ayaklar önemsiz olan parçadır; kullanımınızı asıl etkileyen parça ise kafadır. O yüzden eğer Gitzo ayak aldıktan sonra kafaya da $300 – $400 harcamaya hazır değilseniz, Gitzo yerine Manfrotto alıp, arttırdığınız bütçe ile kaliteli bir kafa almanız daha mantıklıdır.

Küresel Kafalar

En kaliteli gövde – lens ikililerinde bile sağlam bir destek kullanmak keskin fotoğraflar elde etmenin önemli bir adımıdır. Kaliteli bir kafa ağır yükleri taşır, güvenle sabitler ve gerektiğinde rahatça hareket eder. Fotoğraf çekiminde, fotoğrafçının tek odaklanması gereken şey, çektiği konudur. Makineyi tuhaf bir pozisyonda sabitlediğinde, kafanın bunu taşıyıp taşıyamayacağını kafasından çıkarması gerekir. Yeri geldiğinde binlerce lira değerindeki donanımı yumruk kadar kafanın insafına bırakmak kolay değildir. O yüzden kafa seçerken en iyiyi almak gerekiyor.

Günümüzde popüler olarak kullanılan iki tip kafa vardır: 3-Eksenli kafa ve Küresel kafa. 3-eksenli kafalar yatay ve dikey eksende ayrı ayrı hareket eder. Kısıtlı bütçelerde, benzer fiyatlı 3-eksenli kafanın küresel kafadan daha sağlam olması muhtemeldir. Buna rağmen küresel kafaların daha çok tercih edilmesinin bir sebebi var. 3-eksenli kafaları kullanmak pek kolay değildir. Daha doğrusu pek pratik değildir. Bir yandan tepesine bağlı olan gövdeyi ve lensi kontrol ederken diğer yandan kompozisyonu ayarlamak için kafanın eksen ayarlarını yapmak için 2 kol yetersiz kalıyor. Belki örümcek dünyasında 3-eksenli kafalar mükemmel çözüm olabilir ama insanların dünyasında ne yazık ki değiller.

Neyse ki insanlar dünyası için başka bir seçenek daha var. Küresel kafaları kullanmak çok daha hızlı ve kolaydır. Doğrultmak ve yatayda ayarlama yapmak tek bir hareketle mümkündür ve sabitlemek ise yine tek hamlede yapılır.

Küresel kafaları da yapısal olarak bölümlendirmek istersek, gövdesinin kendi ekseni etrafında serbestçe dönmesini sağlayan panoramik levhaya sahip olup olmamasına bakabiliriz. Bu aslında önemli bir özelliktir. Küresel kafa tamamen kilitlenmiş bile olsa, tüm gövdeyi düşey eksen etrafında döndürebilirsiniz. Böylece sabitlemeyi yapan ayar kolunu istediğiniz zaman elinizin altına kaydırabilirsiniz. Bazıları bu ayarı sağ eliyle bazıları sol eliyle yapmayı sever. Bu levha sayesinde herkes istediği yerde konumlandırabilir. Panoramik levha sayesinde hareket eden cisimleri takip etmek çok kolaylaşır. Ayrıca makro çekimlerde gövde tamamen aşağı yöne çevrilmişken gövdeyi sağa ve sola döndürmeye yarar. Panoramik levha olmadan bunu yapmanın tek yolu, üçayağın orta kolonunu – tabi varsa – kullanmaktır.

Başka bir bölümleme konusu ise gövdenin kafaya bağlanma şeklidir. 3 alternatif mevcuttur:

 

  • Doğrudan vidalı bağlantı
  • Standart levhalı bağlantı
  • Açık kanal levhalı bağlantı

Doğrudan vidalı bağlantı artık pek kullanılmayan sadece bölümlemede görülsün diye eklediğim bir bağlantı. Üçayak taşımak zaten bir fotoğrafçı için fazladan bir yük; kullanmak ise fazladan enerji gerektirir. Bir de gövdeyi her seferinde üçayağa vidalamak en sabırlı fotoğrafçıya bile fazladır. Sadece üçayağın fazla yer değiştirilmediği ve gövdeden ayırmak gerekmediği durumlarda tercih edilebilir. O da ancak hafif gövde – lens birleşimlerinde. Çünkü levhanın varlığı, gövdenin kafaya daha geniş bir yüzeyle oturmasını sağlar. Dolayısıyla da sistem daha sağlam olur.

Günümüzün popüler seçimi olan levhalı sistemler, doğrudan vidalı bağlantının tüm olumsuzluklarını giderir. Gövdeye önce bir levha vidalanır ve bu levha kafaya bir mekanizma ile sabitlenir. Gerektiğinde bu mekanizma çok pratik şekilde açılarak gövde üçayaktan ayrılabilir. İki tip levhalı sistemden bahsedebiliriz: Standart levhalı ve açık kanal levhalı bağlantılar.

Standart levhalı bağlantı yaylı bir sıkıştırma mekanizması kullanır. Bu mekanizma sayesinde kullanımları çok hızlıdır. Tabi ki bu hız her zaman iyi olmayabilir. Dikkatli olmazsanız mekanizmayı yanlışlıkla açabilir ve donanımınızı düşürebilirsiniz. Fakat tasarımlarındaki asıl sorun bu değildir. Bu bağlantılarda, standart olan tek bir tip levha kullanılabilir. Yani her donanımınızda aynı levhayı kullanmanız gerekmektedir, en hafif gövdenizden en ağır telefoto lensinize kadar tek şansınız bu standart levhadır. Gövdeyi yatay formattan dikey formata alınca, levhanın güvenirliliği azalıyor. Bu sistemi kullanan bahsedilmeye değer marka, Manfrotto’ dur. Levhaları ucuzdur ama ağır donanım için pek uygun değildir.

Açık kanal levhalı bağlantıların mekanizması basit bir mengeneye benzer. Bu bağlantı şekli sayesinde her donanım için farklı levha kullanımı mümkün olur. Böylece, özellikle ağır olan her gövde ve lens için özel levhalar kullanılabilir. Bu özel tasarımlar yüzünden açık kanal levhaların fiyatı oldukça yüksek olabilir ($100 – $200 mertebesinde) ama bu levhalar sayesinde sistemin sağlamlığından emin olabilirsiniz. Bu sistemlerin bir özelliği ise istendiğinde levha, mengene içerisinde farklı bir pozisyonda kilitlenebilir. Bu özellik makro çekimler için çok önemlidir. Standart levhalı bağlantılarda bu iş için ayrı bir levha gerekirken açık levhalı bağlantılarda bu levhaya gerek kalmaz.

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir