Bu sayacaklarımı başka ne yapabilirdi ki? Modern edebiyatın en meşhur fettanının kalbini çalmak; yeşil kumaştan kapıların ardında rahat koltuğunda olmadığı nadir anlarda efsanevi bir Gizli Servis şefini eğlendirmek; şehrin en zorlu hafiyesini ürpertmek; Biggles’a hayal kurdurtmak? Bunların tek bir cevabı var: Orkide! Marcel Proust, Ian Fleming, Raymond Chandler ve W. E. Johns orkidelerin büyüsüne kapılmış yazarlara sadece bir kaç örnektir. John Clare ve Henry David Thoreau gibi bazıları ilgilerini şehirlerden uzaktaki doğal ortamlarda bulunan yerli orkidelere çevirdiler ve o orkidelerde insanlık aleminden çoktan yitip gitmiş olan saf ışıltıyı gördüler. Fakat pek çok yazar ve onların okuyucusu için “orkide” kelimesi, tabiatananın henüz çözülememiş dilindeki “güzellik” kelimesinin karşılığı olduğunu düşünür.
Peki orkideler sadece yüksek kültürlü edebiyat yazarlarını ve onların okurları olan yine yüksek kültürlü diğer insanları mı etkilemiştir? Bulunduğunuz şehirde kalabalık bir caddede dükkan isimlerine bakarak yürürseniz her türden insanın orkidelerin zarifliği karşısında etkilenmiş olduğunu görürsünüz. Dikkatli bir araştırmayla, tahmin bile edemeyeceğiniz sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin isimlerine orkidelerin zerafet kattığını göreceksiniz. Benim şu ana kadar tesbit ettiğim en şaşırtıcı örnekler bir kebap salonu, bir erkek berberi ve bir kuru temizlemeci oldu.
Son yorumlar