Yaşamım ve hobilerim

Acil Durumlar

Bu yazı tarafından 26 Oca 2012 tarihinde Akvaryum, Tatlı Su bölümünde yayınlandı. 0 yorum aldı ve 622 defa okundu.

Akvaryum hobisi genellikle monoton bir hobi olarak görülebilir. Bir önceki sayıda anlatılan düzenli bakımlar dışında balıklar ve bitkiler kendi hayatlarını sürerler ve bir akvaryumsever onları izlemekle yetinir. Neyse ki, akvaryumda zaman zaman acil durumlar oluşur da, akvaryumseverin hayatına biraz renk katılmış olur. Fakat, acil durumlarda gerekli müdaheleler yapılmaz ise akvaryumseverin altından kalkamayacağı sorunlar oluşabilir. Tecrübeli ya da tecrübesiz, her akvaryumsever bu tip durumlarla eninde sonunda karşılaşacaktır. Bu yüzden, başlangıç seviyesinde de olsa, bir akvaryumseverin acil durumlar karşısında hazırlıklı olması gerekir.

[nrelate-related]

Akla gelebilecek ilk acil durum, sebebi ne olursa olsun, balıkların yaralanması veya hastalanmasıdır. Bu durumların akvaryumunuzda oluşması tahmin ettiğinizden kolaydır. Haddinden fazla kalabalık veya birbirine uyumlu balıkların bir arada tutulmadığı akvaryumlarda balıklar arasındaki kavgalardan dolayı mutlaka yaralanmalar oluşacaktır. Hele de bu balıklar, saldırgan olan cichlid familyasından ise bu yaralanmalar ölümle de sonuçlanabilir. Ya da, akvaryuma yapılması gereken periyodik bakımlar aksatılırsa su şartları bozulabilir ve akvaryumda hastalıklar başgösterebilir. Her türlü bakımı yapıyor olsanız bile, su kimyası balıkların alışık olduğu değerlerden farklıysa yine balıklarınızda rahatsızlıklar görülecektir.

 

Pek çok akvaryumsever, “Aman, balıklarıma bir şey olmasın.” diyerek akvaryumcudan bazı ilaçlar alırlar ve bu ilaçların herşeye iyi geleceğini sanırlar. Karşılaşılan ilk acil durumda da, nedenini anlamadan, ellerindeki ilaçları uygulamaktan çekinmezler. Halbuki bu gibi uygulamalar, balıklara iyilik yapmaktan çok kötülük yapmaktır. Bu gibi durumlarda yapılabilecek en büyük yanlış, oluşan durumun nedenini tam anlamadan müdahele yapmaya çalışmaktır.

 

Karantina Akvaryumları, acil durumlar oluştuktan önce ve sonra, bir akvaryumseverin en büyük yardımcısıdır. Beslediğiniz balığın türüne ve büyüklüğüne göre 5 litreyle 100 litre arasındaki boyutlarda olabilir. Isıtıcısı, filresi ve kuvvetli olmayan bir aydınlatmasının olması tavsiye edilir. Dipte, sadece tabanı kaplayacak kadar kum tabakası konulabilir veya hiç konulmayabilir. Karantina akvaryumunuda mutlaka balıkların saklanacakları ve dinlenecekleri mağaralar yapmalısınız. Böylece, mümkün olduğunca balığın stresini azaltabilirsiniz.

 

Karantina akvaryumlarının kullanımlarındaki ilk amaç, yeni alınan bir balığın tanka hastalık yaymamasıdır. Bu yüzden, yeni alınan balık 1 haftayla 3 hafta arasındaki sürelerde karantina tankında bekletilir ve durumu gözlenir. Bir hastalık taşımadığına emin olduktan sonra diğer balıkların yanına alınabilir. Balık hastalık taşımıyorsa bile karantina sürecinin bir faydası da, satın aldığınızda bakımsız ve zayıf olan balıkların akvaryumdaki sağlıklı ve ortama alışmış balıkların arasına konulmadan önce, güçlenmesi ve akvaryumunuzdaki su şartlarına alışmasıdır. Aksi halde, yeni aldığınız balık alışmadığı ortamda diğer balıklardan yem yiyemeyecek ve iyice zayıf düşecektir.

 

Hastalık ve yaralanma oluştuktan sonra ise, balığı ayrı bir ortamda tedavi edip, tüm balıkların bu tedaviden etkilenmesini önlemek amacıyla karantina akvaryumu kullanılabilir. Balığın yaraları iyileştikten ya da hastalıktan kurtulduktan sonra diğer balıklar arasına güvenle konulabilir.

 

Bir akvaryumseverin başına gelebilecek diğer bir sorun ise aşırı yosun oluşumudur. Yosunlanmanın nasıl oluştuğu genel hatlarıyla bilinse de, oluşum mekanizmasında hala anlaşılamayan noktalar mevcuttur. Aşırı yosunlanma deneyimli akvaryumseverler için bile altından kalkması zor bir sorundur. Bu yüzden sorun erken teşhis edilmeli ve zamanında müdahalelerde bulunulmalıdır.

 

Akvaryum bitkilerinin yaşayabilmeleri için CO2, ışık ve besine ihtiyaç duyar. Besinleri de, azot (N), fosfor (P) ve potasyum (K) gibi makro besinler ve miktar olarak daha az ihtiyaç duyulan mikrobesinler olarak ikiye ayırabiliriz. Akvaryum bitkileri, gelişimlerini normal olarak sürdürebilmek için bu maddelere belli oranlarda ihtiyaç duyar. Maddelerden biri yetersiz olduğu anda da, diğer maddeler gereğinden fazla olsa bile büyüme durur. Sorun burada başlar zaten. Metabolizma olarak daha gelişmiş olan akvaryum bitkilerinin büyümesi durunca, daha ilkel yaşam formları olan yosunlar ortamdaki maddeleri kullanmaya başlar. Akvaryum bitkileri için yetersiz olan madde, yosunlar için yeterli olabilir. Bu durum tıpkı, yere dökülen ekmek kırıntıları yüzünden evinizin karınca istilasına uğramasına benzer. O kırıntılar bir insanı beslemekten çok uzaktır ama karıncalar için yeni bir yaşam alanı oluşturmaya değebilir. Ayrıca, zamanında kırıntılar temizlenseydi karınca sorunu olmazdı ancak sorun bir kere başladıktan sonra, sadece yerlerde kırıntı bırakmamaya özen göstererek kurtulunamaz. Bu sebeple, CO2, nitrat, fosfat demir testleriyle akvaryum suyunu sürekli kontrol edilmelidir. CO2 değeri 15-20 mg/lt; nitrat değeri 10-15 mg/lt; fosfat değeri 1mg/lt; ve demir değeri 0.2 mg/lt civarında olması idealdir. Bu değerler arsındaki denge bozulduğu anda su değişiklikleri ile denge yeniden kurulmaya çalışılmalıdır.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir